Osmanlıca Sözlük
soz - :
- -
- â (F.) [آ [1.ünlem edatı ey, hey. 2.iki kelimenin arasına girerek, anlamı
- pekiştiren yeni kelimeler türetmeye yarayan orta ek.
- a’dâ (A.) [اعدا [düşmanlar.
- a’dâd (A.) [اعداد [sayılar.
- â’ik (A.) [عائق [engel.
- a’lâ (A.) [اعلی [en yüksek, en yüce.
- a’lâf (A.) [آلاف [otlar.
- a’lâl (A.) [اعلال [1.hastalıklar. 2.sebepler.
- a’lâm (A.) [اعلام [1.bayraklar. 2.özel isimler.
- a’lem (A.) [اعلم [en iyi bilen.
- a’mâ (A.) [اعمی [kör.
- a’mâk (A.) [اعماق [derinlikler.
- a’mâl (A.) [اعمال [işler, ameller, davranışlar.
- a’mâr (A.) [اعمار [1.ömürler. 2.yaşlar.
- a’nî (A.) [اعنی [yani.
- a’râb (A.) [اعراب [Araplar, çöl arapları.
- a’râbî (A.) [اعرابی [çöl arabı.
- a’râz (A.) [اعراض [belirtiler.
- a’sâb (A.) [اعصاب [sinirler.
- a’sâr (A.) [اعصار [yüz yıllar.
- a’şâr (A.) [اعشار [öşür vergileri, onda birler.
- a’şârî (A.) [اعشاری [ondalık.
- a’vec (A.) [اعوج [yamuk, eğri büğrü.
- a’ver (A.) [اعور [tek gözlü.
- a’yâd (A.) [اعياد [bayramlar.
- a’yân (A.) [اعيان [1.ileri gelenler, eşraf, sosyete. 2.gözler.
- a’yün (A.) [اعين [1.gözler. 2.pınarlar.
- a’zâ (A.) [اعضا [1.üyeler. 2.organlar.
- a’zam (A.) [اعظم [en büyük.
- âb (F.) [آب [1.su. 2.deniz. 3.ırmak. 4.tükürük. 5.özsuyu. 6.ter. 7.döl suyu.
- 8.sidik. 9.parlaklık. 10.yüzsuyu. 11.letafet, hava.
- âb (F.) [آب [Ağustos.
- âb -ı âbistenî [آبستنی آب [1.meni; 2.bitkilerin yetişmesine neden olan su.
- âb -ı adâlet [عدالت آب [1.adalet suyu; 2.doğruluğun bereketi.
- âb -ı ahmer [احمر آب [1.kızıl su. 2.kırmızı şarap. 3.gözyaşı.
- âb -ı âteşîn [آتشين آب [1.ateşli su; 2.kırmızı şarap; 3.gözyaşı.
- âb -ı bâdereng [رنگ باده آب [1.kızıl su. 2.gözyaşı, kanlı gözyaşı.
- âb -ı engûr [انگور آب [1.üzüm suyu. 2.şarap.
- âb -ı harâbât [خرابات آب) [meyhane suyu) şarap.
- âb -ı kevser [کوثر آب [1.cennet suyu, 2.şarap.
- ab’âb (A.) [عبعاب [vantrolog.
- abâ (A.) [عبا [1.kaba yün kumaş. 2.aba.
- âbâ’ (A.) [آباء [1.babalar. 2.gezegenler.
- âbâd (A.) [آباد [ebedler.
- âbâd (F.) [آباد [bayındır, mamûr.
- âbâd etmek/eylemek 1.mamûr etmek. 2.zenginleştirmek. 3.huzur vermek.
- âbâd olmak 1.mamûrlaşmak. 2.zenginleşmek. 3.huzura kavuşmak.
- âbâdân (F.) [آبادان [bayındır.
- âbâdânî (F.) [آبادانی [bayındırlık.
- âbâdî (F.) [آبادی [1.bayındırlık. 2.ince Hint kağıdı.
- âbâl (A.) [آبال [develer.
- âbân (F.) [آبان [Âbân ayı.
- abâpûş (A.-F.) [عباپوش [1.abalı. 2.derviş. 3.yoksul.
- âbâr (A.) [آبار [kuyular.
- âbcâme (F.) [آبجامه [su kabı.
- âbçîn (F.) [آبچين [peştemal.
- abd (A.) [عبد [1.kul. 2.köle.
- âbdân (F.) [آبدان [1.su kabı. 2.mesane.
- âbdâr (F.) [آبدار [1.sulu. 2.parlak. 3.hoş
- âbdendân (F.) [آبدندان [1.bön. 2.âciz.
- abdest (F.) [آبدست [1.abdest. 2.paylama.
- abdesthâne (F.) [آبدستخانه [1.tuvalet. 2.abdest alınan yer.
- abdestlik (F.-T.) kısa cübbe.
- âbek (F.) [آبک [1.sulu. 2.cıva.
- abes (A.) [عبث [saçma, abes.
- âbgîne (F.) [آبگينه [1.kristal. 2.kadeh. 3.sürahi. 4.ayna. 5.gözyaşı.
- âbgîr (F.) [آبگير [1.havuz. 2.su birikintisi.
- âbgûn (F.) [آبگون [1.su rengi. 2.mavi.
- abher (A.) [عبهر [1.nergis. 2.zerrinkadeh çiçeği. 3.yasemin.
- âbhîz (F.) [آبخيز [büyük dalga.
- âbhord (F.) [آبخورد [nasip.
- âbırû (F.) [آبرو [yüzsuyu.
- âbî (F.) [آبی [mavi.
- âbid (A.) [عابد [1.ibadet eden. 2.erkek adı.
- abîd (A.) [عبيد [1.kullar. 2.köleler.
- âbidât [آبدات [anıtlar.
- âbide (A.) [آبده [anıt.
- âbidevî (A.) [آبدوی [anıtsal.
- âbile (F.) [آبله [1.su çiçeği. 2.sivilce. 3.su kabarcığı.
- âbir (A.) [عابر [yaya.
- âbisten (F.) [آبستن [gebe.
- âbistengâh (F.) [آبستنگاه [döl yatağı.
- âbişhor (F.) [آبشخور [1.sulama yeri. 2.nasip.
- âbkâr (F.) [آبکار [1.saka. 2.ayyaş.
- âbkeş (F.) [آبکش [1.saka, su çeken. 2.kevgir.
- âbnûs (F.) [آبنوس [abanoz.
- âbrâh (F.) [آبراه [su yolu, kanal.
- abraş (A.) [ابرش [alacalı.
- âbrîz (F.) [آبریز [1.tuvalet. 2.ıbrık.
- âbşâr (F.) [آبشار [çağlayan.
- abûs (A.) [عبوس [somurtkan.
- âbühava (F.-A.) [هوا و آب [iklim.
- âbzih (F.) [آبزه [1.su kaynağı. 2.gözyaşı.
- âc (A.) [ عاج [fildişi.
- âc (F.) [آج [ılgın ağacı.
- acâib (A.) [عجائب [tuhaf, ilginç, acaip.
- acâleten (A.) [عجالة [alelacele.
- aceb (A.) [عجب [1.tuhaflık. 2.acaba.
- acebâ (A.) [عجبا [acaba.
- acele (A.) [عجله [acele.
- aceleten (A.) [عجلة [çarçabuk, alelacele.
- acem (A.) [عجم [1.arap olmayan. 2.İranlı, acem.
- acemaşîran (A.) [عشيران عجم [Türk mûsikisinde bir makam.
- acemce (A.-T.) Farsça.
- acemî (A.) [عجمی [1.deneyimsiz, acemi. 2.İranlı.
- acemistan (A.-F.) [عجمستان [İran.
- acemiyân (A.-F.) [عجميان [1.deneyimsizler. 2.İranlılar.
- aceze (A.) [عجزه [düşkünler, âcizler.
- acîb (A.) [عجيب [tuhaf, acayip, ilginç.
- acîbe (A.) [عجيبه [şaşılacak şey.
- âcil (A.) [عاجل [acil.
- âcilen (A.) [عاجلا [derhal, acil olarak.
- acîn (A.) [عجين [macun, yoğurulmuş.
- âciz (A.) [عاجز [1.aciz. 2.ben.
- âcizâne (A.-F.) [عاجزانه [1.acizce. 2.alçakgönüllüce.
- âcizî (A.-F.) [عاجزی [acizlik.
- âciziyyet (A.) [عاجزیت [acizlik.
- âcizleri (A.-T.) bendeniz, ben.
- acûl (A.) [عجول [aceleci.
- acûlâne (A.-F.) [عجولانه [acele acele.
- acûz (A.) [عجوز [1.kocakarı. 2.cadı.
- acûze (A.) [عجوزه [1.kocakarı. 2.cadı.
- âcür (F.) [آجر [1.tuğla. 2.kiremit.
- acz (A.) [عجز [acizlik, çaresizlik, bir şey yapamama.
- âdâb (A.) [آداب [1.edepler, terbiyeler. 2.yol yordam.
- adalât (A.) [عضلات [kaslar.
- adale (A.) [عضله[1.kas. 2.kaslar.
- adâlet (A.) [عدالت [adalet.
- adaletkâr (A.-F.) [عدالتکار [adil, adaletli.
- âdât (A.) [عادات [âdetler, alışkanlıklar.
- adâvet (A.) [عداوت [düşmanlık.
- adâvet etmek/eylemek düşmanlık gütmek.
- add (A.) [عد [sayma, görme, değerlendirme, kabul etme.
- addedilmek sayılmak, görülmek, değerlendirilmek.
- addetmek/eylemek saymak, görmek, değerlendirmek.
- addolunmak sayılmak, kabul edilmek.
- aded (A.) [عدد [sayı.
- adeden (A.) [عددا [sayıca.
- adedî (A.) [عددی [sayısal.
- âdem (A.) [آدم [1.ilk insan, Adem Peygamber. 2.insan, adam.
- adem (A.) [عدم [yokluk, bulunmama, adem.
- adem -i muvaffakiyet [ موفقيت عدم [başarısızlık.
- adem -i muvazenet [ موازنت عدم [dengesizlik.
- adem -i riâyet [ رعایت عدم [uymama..
- adem -i te’lîfiyet [ تأليفيت عدم [uzlaşamama, bir araya gelememe.
- adem -i teveccüh [توجه عدم [ ilgisizlik.
- ademâbâd (A.-F.) [آباد عدم [yokluk ülkesi.
- âdemhâr (A.-F.) [خوار آدم [yamyam, insan yiyen.
- âdemî (A.-F.) [آدمی[1.insanoğlu. 2.insanlık.
- âdemiyân (A.-F.) [آدميان [insanlar.
- âdemiyyet (A.) [آدميت [1.insanlık. 2.adamlık.
- ades (A.) [عدس [mercimek.
- adese (A.) [عدسه [mercek.
- âdet (A.) [عادت [alışkanlık, âdet.
- âdeta (A.) [عادتا [basbayağı.
- âdeten (A.) [عدتا [âdet olarak, geleneklere göre.
- adhâ (A.) [اضحی [kurbanlar.
- âdi (A.) [عادی [sıradan, âdi, değersiz.
- adîd (A.) [عدید [birçok.
- adîde (A.) [عدیده [birçok.
- âdil (A.) [عادل [adaletli.
- adîl (A.) [عدیل [eşit, denk.
- âdilâne (A.-F.) [عدلانه [adilce.
- adîm (A.) [عدیم [yok olan.
- adîmülimkân (A.) [الامکان عدیم [imkânsız.
- âdiye (A.) [عادیه [alışılmış, sıradan.
- adl (A.) [عدل [adalet.
- adlâ’ (A.) اضلاع [kenarlar.
- adlî (A.) [عدلی [adalet ile ilgili.
- adliyye (A.) [عدليه [mahkeme, adliye.
- adn (A.) [عدن [cennet.
- adû (A.) [عدو [düşman.
- âfâk (A.) [آفاق [ufuklar.
- âfâkî (A.) [آفاقی [1.nesnel. 2.şuradan buradan konuşma.
- âfât (A.) [آفات [afetler, belalar.
- âferîde (F.) [آفریده [yaratık, yaratılmış, mahluk.
- âferîdgâr (F.) [آفریدگار [yaratan, Tanrı.
- âferîn (F.) [آفرین [bravo, çok yaşa, aferin.
- âferîn (F.) [آفرین [yaratan.
- âferînende (F.) [آفریننده [yaratıcı.
- âferîniş (F.) [آفرینش [yaratılış.
- âfet (A.) [آفت [1.afet, bela, felaket. 2.güzel sevgili.
- âfet -i cân [ جان آفت [1.can belası. 2.güzel.
- âfet -i devrân [ دوران آفت [1.güzel, dilber.
- âfetengîz (A.-F.) [انگيز آفت [afet getiren.
- âfetresân (A.-F.) [رسان آفت [bela getiren.
- âfetzede (A.-F.) [زده آفت [belaya uğramış, afet görmüş.
- afîf (A.) [عفيف [iffetli.
- âfil (A.) [آفل [1.batan. 2.görünmez olan.
- âfitâb (F.) [ آفتاب [güneş.
- âfitâbcemâl (F.-A.) [ جمال آفتاب [güzel yüzlü, parlak yüzlü, yüzü güneş gibi
- parlayan, sevgili, maşuk.
- âfiyet (A.) [عافيت [esenlik.
- âfiyet bulmak sağlığına kavuşmak.
- afiyetbahş [ بخش آفيت [afiyet verici.
- afrika (A.) [افریقا [Afrika kıtası.
- afsun (F.) [افسون [büyü, efsun.
- âftâb (F.) [آفتاب [güneş.
- âftâbe (F.) [آفتابه [ıbrık, su kabı.
- âftâbgîr (F.) [آفتابگير [güneş alan, güneş gören.
- âftâbî (F.) [آفتابی [güneşlik.
- âftâbrû (F.) [رو آفتاب [parlak yüzlü.
- afv (A.) [عفو [bağışlama, af.
- âgâh (F.) [آگاه [haberdar.
- âgâh etmek haberdar etmek.
- âgâh olmak haberdar olmak.
- âgâhî (F.) [آگاهی [haberdarlık.
- âgeh (F.) [آگه [haberdar.
- âgehî (F.) [آگهی [haberdarlık.
- âgîn (F.) [آگين [dolu.
- âgûş (A.) [آغوش [kucak.
- âğâliş (F.) [آغالش [kışkırtma.
- ağayân (T.-F.) [آغایان [ağalar.
- âğâz (F.) [آغاز [1.başlama. 2.başlangıç.
- ağbiyâ (A.) [اغبيا [kalın kafalılar.
- âğişte (F.) [آغشته [bulaşmış, bulanık.
- ağlâl (A.) [اغلال [1.boyunduruklar. 2.zincirler.
- ağlât (A.) [اغلاط [hatalar.
- ağleb [(A.) [احتمال اغلب [çoğunlukla, genellikle, sık sık.
- ağleb -i ihtimâl [احتمال اغلب [büyük bir ihtimalle, büyük bir olasılıkla.
- ağnâ (A.) [اغنی [en zengin.
- ağnâm (A.) [اغنام [koyunlar.
- ağniyâ (A.) [اغنيا [zenginler.
- ağniye (A.) [اغنيه [şarkılar.
- ağrâs (A.) [اغراس [fidanlar.
- ağrâz (A.) [اغراض [maksatlar.
- ağsân (A.) [اغصان [dallar.
- ağşiye (A.) [اغشيه [1.perdeler. 2.zarlar.
- ağyâr (A.) [اغيار [yabancılar.
- ah (A.) [اخ [1.kardeş. 2.dost.
- âh (F.) [آه [1.feryat etme, feryat. 2.ilenme.
- âh almak biri tarafından kendisine ilenilmek.
- âh ü zâr [ زار و آه [âh edip inleme.
- âhâd (A.) [آحاد [birler.
- ahad (A.) [احد [bir.
- ahali (A.) [اهالی [halk, ahali, insan topluluğu.
- ahavât (A.) [اخوات [kızkardeşler.
- ahbâb (A.) [احباب [1.dostlar. 2.dost.
- ahbap (A.) [احباب [dostlar, sevdikler.
- ahbâr (A.) [اخبار [haberler.
- ahcâr (A.) [احجار [taşlar.
- ahd (A.) [عهد [1.yemin, and. 2.çağ, devir. 3.söz verme.
- ahd -i atîk [عتيق عهد [Tevrat, Zebur ve Mezâmir.
- ahd -i cedîd [جدید عهد [İncil ve ekleri.
- ahdar (A.) [احضر [yemyeşil.
- ahdâs (A.) [احداث [1.yeni olaylar. 2.dertler. 3.gençler.
- ahdeb (A.) [احدب [kambur.
- ahdnâme (A.-F.) [عهدنامه [ahitname, antlaşma metni.
- ahdüpeymân (A.-F.) [پيمان و عهد [and.
- âhek (F.) [آهک [kireç.
- âhen (F.) [آهن [demir.
- âhendil (F.) [دل آهن [acımasız.
- âheng (F.) [آهنگ [1.uyum, ahenk. 2.eğlence.
- âheng -i esvât [اصوات آهنگ [ses uyumu.
- âhengdâr (F.) [آهنگدار [uyumlu.
- âhenger (F.) [آهنگر [demirci.
- âhenggüzâr (F.) [ گذار آهنگ [uyumlu, ahenkli.
- âhenîn (F.) [آهنين [1.demirden. 2.demir gibi.
- âhenîndil (F.) [دل آهنين [1.katı yürekli. 2.yiğit.
- âhenk (F.) [آهنگ [ahenk, uyum.
- âhenkdâr (F.) [دار آهنگ [uyumlu, ahenkli.
- âhenkeş (F.) [آهنکش [miknatıs.
- âhenrüba (F.) [ربا آهن [miknatıs.
- âhensâ(y) (F.) [سای آهن [törpü.
- âher (A.) [آخر [başka, diğer.
- âheste (F.) [آهسته [yavaş, usul, ağır.
- âhestegî (F.) [آهستگی [yavaşlık.
- ahfâ (A.) [اخفا [en gizli.
- ahfâd (A.) [احفاد [torunlar.
- ahger (F.) [اخگر [kor ateş.
- ahibbâ (A.) [احبا [dostlar, sevilenler; sevgililer.
- ahid (A.) [عهد [söz, yemin.
- ahidşiken (A.-F.) [عهدشکن [sözünden dönen, antlaşmayı bozan.
- âhîhte (F.) [آهيخته [kınından çıkmış, sıyrılmış.
- ahîr (A.) [آخر [son, en son.
- âhir -i kâr [کار آخر [1.sonunda. 2.sonuç.
- âhirbîn (A.-F.) [آخربين [ileri görüşlü.
- âhire (A.) [آخره [son.
- ahîren (A.) [اخيرا [geçenlerde, son zamanlarda, son olarak.
- âhiret (A.) [آخرت [öbür dünya.
- âhiretlik (A.-T.) 1.ahiret kardeşi. 2.evlat edinilen öksüz.
- âhirin (A.-F.) [آخرین [1.sonuncu. 2.sonrakiler.
- âhirkâr (A.-F.) [آخرکار [sonunda, nihayet.
- âhirülemr (A.) [آخرالامر [sonunda, işin sonunda.
- âhiz (A.) [آخذ [alan.
- ahize (A.) [آخذه [alıcı gereç.
- ahkâm (A.) [احکام [hükümler.
- ahlâf (A.) [اخلاف [halefler.
- ahlâk (A.) [اخلاق [huy, ahlak.
- ahlâk -ı amelî [عملی اخلاق [uygulamadaki ahlak anlayışı.
- ahlâk -ı hasene [حسنه اخلاق [iyi huy.
- ahlâk -ı nazarî [نظری اخلاق [teorideki ahlak anlayışı.
- ahlâk -ı zemîme [ذميمه اخلاق [kötü huy.
- ahlâken (A.) [اخلاقا [ahlakça.
- ahlâkiyat (A.) [اخلاقيات [ahlak bilgisi.
- ahlâkiyûn (A.) [اخلاقيون [ahlakçılar.
- ahlâm (A.) [احلام [1.karmakarışık rüyalar. 2.düşazmalar.
- ahlât (A.) [اخلاط [salgılar.
- ahlât -ı erba’a [اربعه اخلاط [dört özsuyu kan, salya, safra, dalak.
- ahmak (A.) [احمق [budala, aptal, ahmak.
- ahmakâne (A.-F.) [احمقانه [ahmakça.
- ahmakî (A.-F.) [احمقی [ahmaklık.
- ahmer (A.) [احمر [kırmızı, kızıl.
- ahrâm (A.) [احرام [1.kutsal yerler. 2.haremler. 3.hanımlar, eşler.
- ahrâr (A.) [احرار [özgürler.
- ahrârâne (A.-F.) [احرارانه [özgürce.
- ahrâs (A.) [احراس [koruyucular, muhafızlar.
- ahret (A.) [آخرت [öbür dünya, ahiret.
- ahretlik (A.-T.) 1.ahiret kardeşi. 2.evlat edinilen öksüz.
- ahsâs (A.) [احساس [duygular.
- ahsen (A.) [احسن [en güzel.
- ahşâ’ (A.) [احشاء [1.iç organlar, 2.bölgeler, yöreler.
- ahşâb (A.>T.) [اخشاب [1.ahşap. 2.keresteler.
- ahşâm (A.) [احشام [maiyet.
- ahtâb (A.) [احطاب [odunlar.
- ahtâr (A.) [اخطار [tehlikeler.
- âhte (F.) [آخته [1.iğdiş edilmiş. 2.kınından çıkarılmış.
- 16
- ahter (F.) [اختر [yıldız.
- ahter -i dünbâledâr [دار دنباله اختر [kuyruklu yıldız.
- ahterbîn (F.) [اختربين [astrolog, yıldızbilimci.
- ahterşinâs (F.) [اخترشناس [yıldızbilimci.
- ahterşümâr (F.) [اخترشمار [1.yıldızbilimci. 2.geceleri uyuyamayan.
- ahu (A.) [اخو [kardeş.
- âhû (F.) [آهو [ceylan, karaca.
- âhûbere (F.) [آهوبره [ceylan yavrusu.
- âhûdil (F.) [آهودل [ödlek, korkak.
- âhund (F.) [آخوند [molla, hoca.
- âhûnigah (F.) [آهونگاه [ceylan bakışlı.
- âhur (F.) [آخر [ahır.
- âhuvân (F.) [آهوان [ceylanlar.
- âhûvâne (F.) [آهوانه [ceylan gibi.
- âhüvâh(F.) [واه و آه [feryat, sızlanma, hayıflanma.
- âhüvâveylâ (F.-A.) [ واویلا و آه [feryat, âh çekme, figan etme.
- âhüzâr (F.) [زار و آه [âh çekip inleme.
- ahvâl (A.) [احوال [haller, durumlar.
- ahvâl -i âdiye [عادیه احوال [olağan haller.
- ahvâl -i sıhhiye [صحيه احوال [sağlık durumu